AŞIKLI HÖYÜK
Aşıklı Höyük Aksaray il merkezinden 25 km. güneydoğuda, Kızılkaya Köyü sınırları içinde, Melendiz Nehri’nin kıyısında, nehrin oyduğu mağaralardaki kaya kiliseleriyle ünlü "Ihlara Vadisi"nin 4,5 km. kuzeydoğusundadır. Arazi Miosen Dönem'de volkanik patlamalarla şekillenmiş tüflü, andezitli, riyolitli, bazaltı kayaçIardan oluşan yüksek bir platform şeklindedir. Doğal etkilerle andezit başlıklı tüflü kayaçların aşınması bölgenin özelliği olan “Peri Bacaları”nı oluşturmuştur. Ayrıca tektonizmanın sonucu çevrede çok sayıda "doğal cam - volkanik cam" adı verilen obsidiyen yatakları meydana gelmiştir. Aşıklı'da yaşayan insanlar alet ve silahlarını yapmak için bu obsidiyen kaynaklarından yararlanmış, bu hammaddeyi obsidiyen kaynakları olmayanlara satarak değiş-tokuşa dayalı bir ticaretin başlamasına neden olmuşlardır. Bunun kanıtı, volkanik Göllüdağ yakınındaki kaynaklardan gönderilen ve Kıbrıs'ta Filistin'de, Suriye'de ve Irak'da aynı çağa ait yerleşmelerde bu obsidiyen aletlerin kullanılması olmuştur. Bugün iç Anadolu'nun bu bölgesi "Volkanik Kapadokya" olarak da anılmaktadır.
1989 yılında DSi'nin, Melendiz Suyu'nun Uluırmak kolu üzerinden inşa edilmiş olan Mamasun Baraj Gölü'nün su seviyesinin, tarımsal sulama amacıyla 1109 m'ye yükseltilmesi kararı üzerine, batı ve kuzey yamaçları baraj gölünün suları altında kalacak olan Aşıklı Höyük'te kurtarma ve koruma kazıları, aynı yıl istanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı tarafından Kültür Bakanlığı adına başlatılmıştır. Aşıklı'da yapılan kazılara Aksaray iI'i yöneticileri ve halk büyük ilgi göstermiş ve her konuda yardımlarını esirgememişlerdir. Bu yüzden Aşıklı kazı ekibi tüm Aksaray ili yöneticileri ve halkına daima yürekten teşekkürlerini sunmayı görev bilmiştir.
Aşıklı Höyük'te yaşayan insan toplulukları, ilk kez buğday, arpa, mercimek, bezelye gibi bitkileri yetiştirmeye başlayan ilk çiftçiler olmuşlar, hayvansal proteinlerini de yoğun bir şekilde yabani koyun, keçi, deve, sığır, domuz, geyik, tavşan ve çeşitli kuşlarla, Melendiz'den balık avlayarak karşılamışlar, kendilerine özgü av teknikleri geliştirmişlerdir. Av hayvanları arasında yabani atın da saptanması, Anadolu'da atın yerel olarak Holosen dönemde varlığını göstermesi, son derece önemli bir keşif olmuştur. Yenebilen bitki ve meyve toplayıcılığı da yoğun bir şekilde süregelmiştir. Kerpiç evlerin tabanları altına gömülü ölülerin iskeletlerinden alınan örneklerin DNA analizleri, hayvan ve bitki kalıntılarının etütleri, Aşıklı'nın önemli bir biyolojik araştırma alanı olmasına yol açmaktadır.
Aşıklı insanları, bakırı hem sıcakken, hem de soğukken işlemeyi keşfetmişlerdir. Bu da metal endüstrisinin başlangıcı anlamına gelmektedir. Önceden tasarlandığı anlaşılan yerleşme planıyla, kuzeydoğudan güneydoğuya doğru uzanan çevre duvarıyla, kerpiç yapılarıyla, bir genç kadının kafatasında saptanan beyin ameliyatıyla; gene bir başka kadının çenesinde rastlanan otopsi izleriyle, gerek mimarlık gerekse tıp tarihi açısından Aşıklı önemli bir niteliğe sahiptir.
Radyo-aktif karbon ölçümlerine göre günümüzden 10000 yıl öncesine M.Ö. 8000 yılına tarihlenen Aşıklı Höyük, yalnız Anadolu için değil bütün eski Ön Asya kültürleri için özgün ve örnek bir yerdir. Aşıklı'da sergilenen, 10000 yıl öncesine ait bu kültürün, ne Anadolu'da ne de Yakın Doğu'da henüz bir benzeri bulunamamıştır.