SELÇUKLU DÖNEMiNDE AKSARAY
1040 tarihinde Dandanakan savaşında Gaznelilere karşı zafer kazanılmasıyla kurulan Büyük Selçuklu Devleti, Alparslan tarafından Malazgirt Zaferi (1071)'nin kazanılmasıyla Anadolu'ya adım atmıştır.
1076 yılında Süleyman Şah'ın iznik'i fethiyle Büyük Selçuklu Devleti ile bağlantılı Anadolu Selçuklu Devleti kurulmuştur. Süleyman Şah Antakya' ya düzenlediği ilk sefer sırasında Ebul Gazi' yi ( Hasan Bey ki Hasandağı bu zatın ismi ile anılır.) Kapadokya' ya vali tayin eder. Süleyman Şah'ın Bizans hakimiyetindeki Antakya'yı almak istemesiyle ve bunu başaramaması sonucu, ölümüyle Anadolu Selçuklu Devleti bir müddet için bağımsızlığını yitirmişse de daha sonra oğlu I. Kılıçarslan'ın Büyük Selçuklu Devleti Hükümdarı Berkyaruk ile birlikte hareket etmesi, Anadolu'ya saldıran Haçlı Ordularını yine birlikte hareket ettiği Danişmend Beyi Melik Gümüştekin desteğinde bozguna uğratması sonucu Aksaray (o zamanki adıyla Archalais) Anadolu Selçukluları egemenliğine girmiştir.
Aksaray bu dönemde aralıklı olarak Danişmendlilerin ve Anadolu Selçuklularının hakimiyeti altına girmiştir. Aksaray'ın en önemli eserlerinden biri olan Ulu Cami işte bu dönemde Kılıçarslan' ın oğlu Rükn-ed-din Mesud tarafından yaptırıimış olup, aynı sultan zamanında Aksaray imar yönünden oldukça geliştirilmiştir.
SuItan Mesut, ilk defa para bastıran Anadolu Selçuklu hükümdarıdır. Sultan Mesud'dan sonra hükümdar olan oğlu II. KıIıçarslan Aksaray şehrini ikinci bir payitaht gibi görmüş, büyük bir imar hamlesi başlatmış, babası tarafından yaptırılan Ulu Cami'yi genişletmiş, Ulucaminin abanoz ağacından yapılan muhteşem minberine babasının adı yanına kendi adını da kazdırtmıştır. Bu minberin bir eşi, ancak daha yeni tarihlisi Konya'da Alaaddin Camisi'ndedir.
II. Kılıçarslan gönlünü bu topraklara kaptırmıştı. Anadolu Birliği O’nun en büyük rüyasıydı. Bu amaç doğrultusunda Kayseri ve Sivas'ı zaptetti. Aksaray'a kale inşa ettirdi. Buraya Azerbaycan'dan alimler, sanatkarlar, tüccarlar ve mücahitler getirterek yerleştirdi. Sultanhanı'Kasabasında bulunan ve Selçuklu Han örneklerinin en nadidesi olan sultanhanı (Kervansaray)'da II. Kılıçarslan tarafından inşa edilmiş eserlerdendir.Ayrıca Aksarayda adına yaptırdığı Kılıçarslan Hamamı bu döneme ait günümüze ulaşan en eski hamam örneğidir.
Aksaray adının da Kılıçarslan tarafından şehre ak taşlar kullanılarak yaptırılan saraydan geldiği muhtemeldir. Bu saray tarihin Archalais'ini Aksaray'a çevirmiştir. Etrafında medrese, kervansaray,hamam, imarethane, tabhane gibi çok ve çeşitli sosyal yardım ve hayır müesseseleri ve irfan yuvaları bulunmaktaydı. Bugün bunlardan hiç biri ayakta değildir.
Eğer Aksaray olmasaydı Danişmendliler ortadan kalkmaz, Anadolu'da bir Müslüman-Türk birliği kurulamazdı. Anadolu'da ulusal bir Türk varlığının kuruluşunda Aksaray'a aslan payı düşüyor.
Aksaray II. Kılıçarslan'ın ölümünden sonra da Anadolu Selçuklularının önem verdiği, çoğu zaman askeri bir üs olarak yararlandığı bir şehir olmaya devam etmiştir.
Selçuklu Sultanlarından Gıyaseddin Keyhüsrevoğlu Alaaddin Keykubat, Aksaray'da dedesi tarafından inşa ettirilen sarayda oturmuştur. Bu dönemde Danişmendlilerden Yağıbasanoğlu Muzaffer-üd-din Mahmut, Keykubat tarafından Aksaray Valisi tayin edilmiştir. Danişmendliler de bu vesileyle Aksaray'a birkaç eser kazandırmışlardır. Muzafferiye Medresesi, Muzaffer-üd-din Melik Mahmut Gazi Hangahı (Darphane), Zahir-üd-din Hangahı, imadiyye Hangahı, Bedriye (bugünkü adıyla Kadıoğlu) Medresesi ve Melikiyye Medresesi bunlar arasındadır.
Daha sonra tahta geçen izzeddin Keykavus döneminde islam aleminin büyük alimlerinden Şeyh-ül Ekber Muhiddin-i Arabi Aksaray'a gelerek medreselerde ders vermiştir. Bu dönemde Moğol Hükümdarlarından Baycu Noyan Aksaray'a kadar hakimiyeti altına alarak, etrafı yakıp yıkmış, hatta bir kış mevsiminide Sultanhanı civarında geçirmiştir.
İzzeddin Keykavus'un Moğollara vergi vermek istememesi sonucu Moğol Hükümdarı Hülagü Han, izzeddin Keykavus'un kardeşi Rükneddin Kılıçarslan'ı bir fermanla Sultan ilan etti. Rükneddin Kılıçarslan döneminde Aksaray, sultanın oturduğu ve ülkeyi yönettiği bir şehir yani payi taht konumundadır.
Rükneddin Kılıçarslan yine Anadolu'dar karışıklıklar döneminde Moğollarca zehirletilmiş, yerine 6 yaşında olan III. Gıyaseddin Keyhüsrev sultan olmuştur. Daha sonra Anadolu'daki iç karışıklık Aksaray'ı da pençesi içerisine almış, Moğol Şehzadelerinden Kongurtay tarafından şehir bir defa daha yıkılıp yakılmış ve yağmalanmıştır.
İlhanlılar döneminde Şehzade Keygatu 20.000 kişilik bir ordu ile Aksaray'a yürümüşse de şehre ve sakinlerine oldukça iyi davranmış ve Aksaray bu yıllarda yani 1285 tarihinden itibaren yeniden gelişme ve güzelleşme yoluna girmiştir.
Bu dönemde Selçuklu hükümdarı Sultan II. Gıyaseddin Mesud'dur. Daha sonra tahta geçen III. Alaaddin-i Keykubat zamanında Aksaray'a Pervane Müniddin Muhammed Bey kadı olarak görevlendirilmiştir.
Aksaray bu dönem içerisinde zaman zaman Moğollar tarafından işgale uğramış, zaman zaman Selçuklu egemenliğine girmiş ama her hükümdarda da büyük zulüm yaşamıştır. Ticaret yolu üzerinde olması da yaşadığı bütün eziyetlere rağmen Aksaray'ın varlığını sürdürmesine vesile olmuş, Anadolu'nun önemli yerleşim noktalarından biri olarak hayatiyetini sürdürmüştür. Zaten bu dönem Sultan II. Mesud'un 1308'de ölümü ile Selçuklu Devleti varlığının da sona erdiği dönem olup Anadolu Beylikleri Dönemi başlamıştır.