Aksaray ve İlçeleri Web Tanıtım Sitesi
  Turizim Rehberi
 
Aksaray Turizm Rehberi 1

kizilkiliseAksaray kapadokyasıda volkanik tüflü bir arazi içinde yeralan Aşıklı ‘da ilk yerleşmeler M.Ö. 8000 yılında (günümüzden onbin yıl önce) başlamıştır. Aşıklıhöyük, Anadolu ve yakındoğuda akeramik, neolitik döneme ait en eski ilk köy yerleşimidir
.
Geniş tarihi içerisinde Aksaray çeşitili medeniyetlere beşiklik yapmıştır. M .Ö.3000-2000 yıllarında Anadolu ‘ da Hatti kavmi yaşamıştır. Bu dönemde Asurlu tacirler burada ticaret yapmışlardır.


 

 


 

 

antiknoraKoloni dönemlerinin sonlarına doğru M.Ö. 1700 yıllarında Kafkaslardan gelen, küçük şehir devletleri kuran ve Anadolu’da askeri bir devlet haline gelen eski Hitit davletidir. M.S. 1. yüzyılda havari St. Paul ve müridleri tarafından Anadolu’da yayılmaya başlayan Hristiyanlık çok tanrılı roma taraftarlarının büyük tepkisine neden olduğundan, İlk Hristiyanlar korunma açışından daha elverişli yerlere yerleşmeye başlamışlardır. Ayrıca inzivaya çekilmek isteyen bir çok din adamı bu bölgeye gelmişlerdir.

1142 yılında Selçuklu egemenliğine giren Aksaray ‘a II. Kılıçarslan bir saray yaptırarak Arkhelais adını Aksaray’a çevirdi ve burası ikinci payitaht gibiydi. 1470 yılında İshak Paşa tarafından ele geçirilen Aksaray Osmanlı hakimiyetine girmiştir. İstanbul’un fethinden sonra boşalan şehrin iskanı için, Aksaray hakkının büyük bir bölümü İstanbul’a nakledilmiştir.
İstanbul’da bir semte de Aksaray adı bu nedenle verilmiştir.

Hicri 1336 Miladi 1920 yılında Aksaray Vilayet olmuştur. 1933 yılında Vilayetliği lağvedilmiştir ve Niğde’ye İlçe olarak bağlanmıştır. 15 Haziran 1989 yılında yeniden vilayet olmuştur.

antiknoraVadiye çok yakın Hasandağı ve çevresi I. ve II. Zamanlarda oluşmuştur. Neojen ve IV. zamanda oluşan yükselmelere karşın havzalar oldukça düşük kalmıştır. Hasandağı volkanının püskürmesine neden olan tektonik hareketler sonunda çevre yüzeyini geniş bir volkanik tabaka kaplamıştır. Aynı hareketler sırasında kalkerin basınç ve sıcaklık etkisiyle yarattığı kırık hattan fışkıran doğal sıcak suyu, Yaprakhisar ve Ihlara arasında bulunan  ZİGA KAPLICALARI ‘nda görebilirsiniz. Çevrenin yapısal karakterini derinden etkileyen volkanik püskürtme sonucu oluşan tüf taşları, rüzgar, erazyon ve diğer doğa etkenleri ile aşınmış Selime ve yaprakhisar’da karşımıza çıkan değişik görünüm ve renklerde Peri Bacalarını yaratmış. Tektonik hareketler, bazı yerlerde yumuşak tüfün, bazı yerlerde gri, yeşil ve kahverengi tonlarının hakim olduğu ve iri tanelerle ufalanan kayaların kapladığı alanları çöküntüye uğratmış. Ihlara Vadisi boyunca ilerleyen Melendiz Çayı da bu çökmenin sonucu oluşan kanyon, vadinin tabanını oyarak daha büyük bir derinlik kazanmıştır. Yer yer 100-200 metre derinliğine varan ve vadiyi ikiye bölerek akan Melendiz çayı, Aksaray yakınlarında Uluırmak adını alarak Tuz Gölüne ulaşır. Doğa insan, tarih ve sanat olgusunu bu denli bir araya getirebilen ve bu gerçeği ancak kendisine yaklaştığımız zaman simgeleyen IHLARA VADİSİ sakladığı bu sırı kendisiyle beraber olduğumuzda açıklayacaktır sizlere.

ihlaravadisiiAksaray, hristiyanlığın daha ilk yıllarında önemli bir din merkezi olmuştur. Kayseri’li Basilus ve Nazianos’lu Gregorius gibi mezhep kurucuları 4. yy.da burada yetişmişlerdir. Mısır ve Suriye sisteminden ayrı bir manastır hayatının kurallarını bunlar tespit etmişlerdir. Böylece Yunan ve Slav sistemi doğmuştur. Mısır ve Suriyeli rahiplerin dünya ile olan ilişkilerini kesmelerine rağmen Basilus ve Gregorius’un rahipleri dünya ile olan ilşkilerini kesmiyorlardı. Bu yeni anlayışın yeri belisırma idi.


 

ihlaravadisifreskGregorius, teslis inancına yeni bir izah getirerek Hz. İsa’nın tanrılığı tartışmasında İznik toplantısı görüşlerine kuvvet kazandıran fikirler ileri sürdü. Böylece Hristiyanlık tarihinde öncü bir aziz oldu. Gregorius’un yetişdiği kayalık bölge (Belisırma, Ihlara, Gelveri) Manastır ruhuna uygun kayalara oyulan kiliseler topluluğu haline geldi. Arap akınlarına karşı, Hasandağındaki müdafa kaleleri karşı koyunca bu kiliseler faal ibadet merkezi durumlarına ettirdiler.

 

Ihlara Vadisindeki kayalara oyulmuştur bu freskli kiliseler, korunarak yeryüzünde eşine rastlanmayan bir tarih hazinesi olarak zamanımıza kadar gelmiştir. Hristiyanlığın ilk yıllarında n itabaren  kayaların rahatlıkla kazılmasıyla meydana getirilen freskli kiliseler ve iskan yerleri 14 km. boyunca Ihlara’dan Selimi’ye kadar devam eden’’IHLARA VADİSİ’’ içerisinde yer alırlar.

 

belisirma İlk çağlarda Kapadokya Irmağı olarak gelen patamos kapadokus Irmağının ortasında tabiatla tarihin bir arada bulunduğu Ihlara Vadisindeki bu kiliselerin ilk örnekleri MS. 4. yy. a kadar inmektedir. Ihlara Vadisindeki bu kiliselerin resim tekniği iki kısma ayrılabilir. Ihlara civarındaki kiliseler KAPADOKYA tipi diye bilinen özellikleri gösterirler.

Orta kısımda Belisırma bölümünde bulunanlar ise BİZANS tipi resimlere süslüdürler. Böylece iki bölgeyi ayıran kaynaktan doğan iki ayrı tip saymak gerekmektedir. Birinci gruptakiler; Eğritaş, Ağaçaltı, kokar, pürenliseki ve yılanlı kiliseleridir. İlk Hristiyanlık dönemi yakın olan bu kiliselerde; İncil sahneleri, Aziz Basilus ve Gregorius’un anlayışlarına göre çizilmişlerdir. Uzun metinler verilmiştir. Teferruatta Mısır ve Suriye etkileri görülmektedir. Ağaçaltı Kilisesi son dönem Roma ve Sasani etkisindedir ve daha fazla doğru havası taşımaktadır. Aziz tasvirleri  Kapadokya ve Bizans tipinden çok ayrıdır.


 


 

 

peribacalari

Plan, V. Ve VI. Yy. yapılarına uygundur. Bu bölgedeki diğer üç kilise ise ayrı bir gruptur. Azizler diğerlerine benzer, fakat ortaçağ özelliğine kaymıştır. İncilden az metin verilmiştir. Bunlarda da Suriye etkisi açıktır. Göreme ve diğer kiliselerde rastlanmayan özellikler ve ifadeler vardır. Bütün resimlerde İncil sahnelerinin sembolik bir üslupla gösterildiği dikkati çekmektedir. Kötülük kaynağı olarak şeytan ve kadın bu sahnelerde yer alır. Elbiseler Suriye ve İran tipindedir. IX. ve X. Yy. da İslam halifelerine bağlı bölgelerde kullanılan cinstendir. İsa’nın yemek masasındaki eşyası, bindiği hayvan hepsi de Bizans ve Kapadokya tipinde uzak Mısır Hristiyan sanatı ve Romanesk resim özellikleri taşır.


 

 

 


 

 

fersk

Belisırma bölümündeki kiliseler açıkça Bizans tipindedir.bazı küçük ayrıntılar yerli ve dah doğudan gelen etkilere örnek ise de genel üslup Bizanstır.


 


 

 

bezirhaneKiliselerden sadece ikisinin tarihi bellidir. Direkli kilise (976-1025), St. Georges (1283-1295) yıllarına aittir. St. Georges çağının sanatının tipik bir örneğidir. Bir Selçuk Sultanının elbisesini gösteren resim, Türk hükümdarının himaye  ve yardımı ile bu kilisenin yapıldığına belge teşkil etmektedir.

X. yy. ortasında Bizans’ın Toroslar ve Klikya’yı geri almasıyla Ihlara bölgesinde de yeni kiliselerin yapıldığını görmekteyiz. Bahattin Samanlığı, Sümbüllü ve Direkli kilise resimleri bu yüzyılda işlenmiştir. Ala kilise, Çanlı Kilise (Akhisar’da)ve Karagedik Kilesesi XI. yy. başlarında Bizans sanatına örnek teşkil eder. Eski Kiliselere sonradan bazı Bizans tipi resimlerlerde ilave edilmiştir. Bu davranış, XI.yy.da Selçuk Türklerinin bölgeye gelmesiyle son bulur. Fakat bölgedeki dini hayat devam eder. Bölgenin kilise hayatı 1924’deki nüfus mübadelesiyle son bulur.

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol